Üçüncü dalga, kahve üreticisini zanaatkar üretimini ise zanaat olarak tanımlayan bir kahve hareketidir. Buna göre hasat edilen çekirdekten, kavurma ve demleme işlemine kadar tüm süreçlerinde kahve, kaliteli şarap ile aynı saygıyı görür.
Tabii ki 3. Dalga’nın önemini anlamak için kahvede “birinci” ve “ikinci dalga” hareketlerine de bakmak gerekiyor. Birinci, ikinci ve üçüncü dalgadan geçişler her zaman fark edilemese de, her birinin başlı başına belirleyici özellikleri bulunur;
1. Dalga: Katlanarak artan kahve tüketimi.
2. Dalga: Özel kahvenin tanımı ve keyfi.
3. Dalga: Menşei ve üretim yöntemlerine göre kahve satın alma.
1. Dalga Kahvenin Tarihçesi
İlk dalga kahvenin kökleri, girişimcilerinin hem uygun fiyatlı hem de “içmeye hazır” bir kahve pazarı olarak gördükleri 1800’lere kadar uzanabilir. Bu ilk dalga, rahatlığı ve seri üretimi teşvik ederken lezzet ve kaliteden ödün verdiği için çokça eleştirildi. Kitlesel olarak pazarlanan demlenmenin kalitesi hoş karşılanmasa da, işleme, paketleme ve pazarlamada sağladığı yeniliklerle kahve endüstrisinin geleceğe hızla ilerlemesine izin verecekti.
2. Dalga Kahvenin Tarihçesi
İkinci dalgaya geçişteki itici güçlerden biri, ilk dalga altında pazarlanan “kötü kahveye” verilen tepkiydi. Tüketiciler, kahvelerinin kökenini bilmek ve artık “özel kahve” çekirdeklerinin benzersiz kavurma tarzlarını anlamak istediklerini ifade ettiler. Bu bilgi, kahvenin keyfine sadece bir içecek olarak değil, bir deneyim olarak eklendi. Kahve sözlüğümüz ikinci dalga ile değişmeye başladı. Espresso, latte ve french press gibi kelimeler, özel kahve sevenler arasında yaygın hale geldi. Artık kahve firmaları, tüketicileri en sevdikleri kahve içeceğini içmeleri için bir mağazaya çekerek kahve mağazacılığını büyük bir iş oluşumu haline getirmişti.
3. Dalga Kahvenin Tarihçesi
“Üçüncü dalga” terimi nispeten yenidir, bu nedenle konuşulacak çok fazla tarih yoktur. Terimin kullanımı 2002 yılında Trish Rothgeb’in yazdığı bir makaleyle başladı. Roasters Guild yayını The Flamekeeper’da yayınlanan makalede Rothgeb, üç kahve hareketini “dalgalar” olarak tanımladı. Bu tanımlamanın ardından, hareketi temsil eden ana akım terim “üçüncü dalga” oldu.
Üçüncü kahve dalgası, kahvenin kendisinin karakteriyle ilgilenen kahve severler tarafından inşaa edilir. Aslında bu hareket, daha çok kötü kahveye ve kötü kahvenin teşvik edilme biçimine karşı bir tepkidir.
İlk dalgada kahve tüketicisi harekete öncülük etti. Her şey, ulusal ölçekte kitlelerin kullanımına açıktı. İkinci dalgada kahve daha iyiydi, ancak deneyimi pazarlamak itici güçtü. Üçüncü dalga ile üretim ve pazarlama arka planda kaldı ve merkez olarak ürün sahneye çıktı.
Üçüncü dalga, birçok yönden bir tepkidir. İyi kahveye doğru bir hareket olduğu kadar kötü kahveye bir cevaptır. Kahve endüstrisindeki yeni bir şeffaflık vurgusuyla, tüketiciler en sevdikleri kahvenin mirasını, hasat edildiği çiftliğe kadar izleyebilir. Toprak, yükseklik ve işleme yöntemi, ayırt edici önemli faktörler haline gelir. Üçüncü dalga ile ilişkili kavurucuların ve kahve dükkanlarının çoğu, bağımsız olarak sahip olunan ve işletilen küçük işletmelerdir. Kendi bünyesinde çekirdek kavuran kavurucular ve kahve dükkanları, harika kahveyi seven ve bu kahveyi topluluklarıyla paylaşmak için bir iş kuran girişimcileri temsil eder.
Mornin 3. Dalga hareketine bağlı olarak ürünün merkezde olduğu bir anlayışla taze kavurduğu kahveleri sizlere ulaştırmaya devam ediyor.